6 Eylül 2018 Perşembe

SONSÖZ

Değerli meslektaşlarım,
Prof. Dr. Murat Çaylı ile birlikte kitap olarak tasarladığımız ancak yayınlatma şansı bulamadığım 54 olgudan oluşan seriyi sosyal medya aracılığıyla sizlerle paylaşmış bulunuyorum. 12 bölüm halinde ve genel bir akış sistematiği içinde ele aldığım konuları ve vakaları beğendiğinizi umuyorum. Blogum her zaman yorumlarınıza açıktır. Bundan sonrada ilginç ve öğretici olduğunu düşündüğüm vakaları paylaşmaya devam edeceğim. 
Hepinize meslek yaşamınızda başarılar dilerim.  

54. OLGU: GEBELİĞE BAĞLI LAD DİSEKSİYONU

http://youtu.be/41sGhD53sdY
Klinik özellikler: 33 yaşında gebe unstabil angına nedeniyle yatırılmış.
İşlem özellikleri: LAD ve D1’de yaygın diseksiyon görüldü. Her iki damar tellendikten sonra LAD mid bölgeden proksimale uzanacak şekilde uç uca iki uzun stent implante edildi ve tam açıklık sağlandı. Diyagonal diseksiyonu iyileşmeye bırakıldı. 


Yorum: Olgunun zorluğu doğru lümeni bulmaktır. Bunun için en önemli püf noktası telin rahatlıkla yan dallara girip çıkabilmesidir. Teorik olarak diseksiyon proksimali stentlendiğinde distali kendiliğinden iyleşir. Bu noktada IVUS kılavuzluğu faydalı olabilir. Bu tür olgularda da yaş nedeniyle emilebilir iskelet tercih edilebilir.

53.OLGU: KOMPLİKE CULOTTE

http://youtu.be/phrQe4jq1wM
Klinik özellikler: Bu olgu dış merkezde yapılmış. 63 y, e, unstable angına nedeniyle yatırılmış.
İşlem özellikleri: Sorumlu lezyonun iyi gelişmiş diyagonal dal hizasında yer alan Medina tip 1,1,0 bifurkasyon lezyonu olduğu görülüyor (1). Operatörün çift stent (culotte) kararı verdiği anlaşılıyor. İlk stenti diyagonal takıyor, akabinde LAD akımı kayboluyor (2). Tekrar telleme ve balon sonrası LAD akımı geri geliyor (3), stent implantasyonu sonrası oldukça uzun balonlarla final kising deneniyor (4) ve diyagonalde diseksiyon gelişiyor (5). Bail out V-stentleme (6) sonrası akım normale dönüyor (7)








Yorum: Bu hastanın provizyonel strateji ile revaskülarize edilmesi çok daha güvenli olurdu ve culotte seçilmemeliydi. Diyagonal ve LAD çapları birbirine yakın olduğu için Culotte tercih edildiği anlaşılıyor ancak önce sorumlu damarın (LAD) stentlenmesi gerekirdi (D1’i tekrar tellemek açı nedeniyle daha kolaydır ve LAD’de trombüs olduğunu gözden kaçırmayınız). Final kisingde kullanılan diyagonal balonu gereksiz uzunlukta ve diyagonal içine kaçmış görünüyor, muhtemelen bu sebeple karinadan aşağıya doğru bir diseksiyon gelişiyor. Olgunun tek doğru tarafı cesur bir biçimde simultane v-stentleme ile diseksiyonun tamiridir.

52.OLGU: KILAVUZ TEL KOPMASI

http://youtu.be/YUKBCW7lBqk
Klinik özellikler: 74 y, K, 15 yıl önce CABG olmuş, unstable angina nedeniyle yatırıldı.
İşlem özellikleri: LAD ostealden tıkalı, LIMA LAD açık, Cx yaygın hasta ve non-dominat RCA subtotal tıkalı saptandı (1). Cx ve OM1 tellenerek her iki damar sırayla balonlandı. Cx balonu yürümesi için buddy wire kullanıldı. Stent implantasyonu öncesinde cx lezyonunu ilk geçen hidrofilik tel geri çekilirken radyoopak kısımdan koptu. Bütün çabalara rağmen bu parça çıkartılamadı ve işleme son verildi.


Yorum: Tamamen malzeme kalitesiyle ilgili olan bu komplikasyonda çözüm ya parçayı çıkartmak ya da stentle üzerini kapatmaktır. Ancak ileri tortuozite nedeniyle olguda stent ilerletilemedi.

51.OLGU: İATROJENİK LIMA DİSEKSİYONU


http://youtu.be/VR1jjVYcq_w
Klinik özellikler: Dış merkeze angına şikayetiyle başvuran hastaya KAG kararı alınmış
İşlem özellikleri: LIMA-LAD greft görüntülemesi sırasında diseksiyon gelişmiş (1). Çift kılavuz tel desteği altında ilk stent sonrası akım yok (2), tekrar telleme ve lümende olduktan emin olununca uç uca iki adet daha stent implante edilerek akım sağlanmış (3)




Yorum: LIMA’nın gereksiz yere 4 poz görüntüsü alınmış, daha da önemlisi birinci pozdan sonra katater ve LIMA ostiumu görüntünün dışında, üçüncü pozlamada akım gelmiyor, muhtemelen spazm sonrası şiddetli kontrast enjeksiyonu ile diseksiyon gelişiyor. Bu noktada doğru lümeni bulmak çok önemli. İlk telin lümende  içinde olduğu (muhtemelen doğru lümen, aksi halde anastomoz yeri geçilemez) anlaşıldıktan sonra stentle yırtık yer anastomoz ediliyor. İkinci ve 3. Stentler öncesi nitrat yapılıp yapılmadığını bilmiyoruz, ama doğrusu yapmaktır çünkü diffüz spazm darlık şeklinde görülebilir.

50.OLGU: TELİN ERKEN ÇEKİLMESİ SONRASI DAMAR KAYBI

http://youtu.be/d8j_8Xsg3SM
Klinik özellikler: 68y E, akut inferolateral MI tanısıyla primer PKG amacıyla yatırıldı.
İşlem özellikleri: Sorumlu lezyon intermedier arterdeydi (ok, 1). 2.75 18 mm stent impantasyonu sonrası (2) telsiz film çekildiğinde stent proksimalinde trombüslü bir lezyon gözlendi (3). Buraya balon dilatasyonu amacıyla gönderilen tel stent altından ilerledi. Operatörün fark etmediği bu durum sonrası şişirilen balonla stent ezildi (4). Sert bir telle tekrar stentin içine düşülmeye çalışıldı ancak başarılı olunamadı (5-6).





Yorum: Bu olgu primer PKG’da operatörün başına gelebilecek en kötü senaryolardan biridir. Her şeyin iyi gittiğini düşünüp ortogonal poz almadan telin çekilmesi sonuçta stent içinden tel ilerletilememesine ve dal kaybına yol açıyor. Burada en önemli nokta telin stentin altından zorlanmadan ilerlemesi ve operatörü yanıltmasıdır. Ancak flororoskopi görüntüleri dikkatle incelendiğinde telin stentin dışında olduğu görülebiliyor. Muhtemelen stent damar duvarına tam oturmamış ve malapozeydi. Bu tür durumlarda tele 170-180 derecelik açı verip (knuckle-kement) şekliyle stenti geçmeye çalışmak emniyetli olabilir. Bir kez stenti ezdikten sonra ise ikinci tel almak yerine stenti tamamen damar duvarına yapıştırmaya çalışıp ikinci bir stentle (daha uzun) post dilatasyon yaparak akım sağlanmaya çalışmak daha akılcıdır. 

49. OLGU: KILAVUZ TELE BAĞLI KORONER RÜPTÜR

http://youtu.be/Ay5UDnf4cFY
Klinik özellikler: 81y K, akut anterior MI tanısıyla primer PKG amacıyla yatırıldı.
İşlem özellikleri: Sorumlu lezyon LAD’deydi (1). Balon predilatasyonu sonrası stent yerleştirildi ancak diyagonal 3 akımı kayboldu. Bunun üzerine D3 tellenerek yan dal için balon dilatasyonu yapıldı. Bu sırada D3 distalinde kontrast extravazasyonu (tip 3 rüptür) gözlendi (şekil 2, oklar). Hastada hipotansiyon gelişti. Hastaya hızla mayi verildi. Hastabaşı ekoda tamponat saptandı. Diyagonal’de balon şişirilip acil perikardiyosentez yapıldı (şekil 3; ok perikardiyosentez kataterini gösteriyor). Kontrol anjiyoda rüptür olan bölge normal olarak gözlendi (4).




Yorum: Olgu, malzeme kalitesinin ne kadar önemli olduğunu göstermesi açısından dikkat çekicidir. Bu olguda Balton 0.014 floppy tel kullanıldı ancak talihsiz bir şekilde rüptür gözlendi. Rüptür balon dilatasyonu sonrası kontrol altına alınamasaydı tek seçenek greft stent olacaktı ancak greft stentler oldukça kalın olduklarından bu kadar distal bir bölgeye tekrar sorunlu bir telle greft stenti ilerletmek mümkün değildir. Bu tür durumlarda coil embolizasyon bir tedavi seçeneği olabilir ve laboratuarda bulundurulmalıdır.  Greft stenti ana damara implante edip yan dal ağzını oklüde etmek de son seçenek olarak düşünülebilir.

48.OLGU: LAD OSTEAL PLAK/TROMBÜS KAYMASI

http://youtu.be/OJOnMElzqHg

Klinik özellikler: 66y K, akut anterior MI tanısıyla primer PKG amacıyla yatırıldı.
İşlem özellikleri: Lezyon LAD ostealdeydi (1). Balon predilatasyonu sonrası 3.0 x 24 mm DES lezyona implante edildi (2). İşlem sonrası LAD proksimalinden Cx ostealine plak/trombüs kaydı (3). Bu bölge telle geçilerek balonla predilate edildi. 3 x 9 mm stent T-stent şeklinde implante edilerek (4) işleme son verildi (5).





Yorum: Osteal LAD lezyonunda bu komplikasyonun oluşabileceği düşünülüp baştan Cx tellenmelidir. Cx tam tıkansaydı lezyon geçilemeyebilir ve hasta kaybedilebilirdi. Bu tür vakalarda ikinci stent tekniği yan dal açısına göre (V,T, TAP) seçilir. Teknik olarak yeni bir metal karina oluşmuş olabileceğinden final ksising balon dilatasyonu ile işleme son vermek daha uygundur. 

XII. BÖLÜM KOMPLİKASYON YÖNETİMİ


Bu bölüme kadar komplikasyonlardan kısmen bahsedildiği için tekrara girilmeyecektir. Ancak genel olarak komplikasyonların hasta, operatör ve malzeme olmak üzere 3 temel kaynağından söz edilebilir. Yüksek riskli hastaların en baştan tayini, hasta ve hasta yakınları ile girişim riskinin ve varsa komplikasyonlarının etraflıca değerlendirilmesi önemlidir. Hukuki açıdan problem yaşamamak her hastaya için mutlaka bilgilendirilmiş onam formu imzalatılmalıdır.
İleri yaş, düşük EF, akut koroner sendromlu hastalar, NYHA sınıf 3-4 yetmezlik veya angina, ciddi ve yaygın KAH (LMCA, tek damarla yaşayan hastalar, yaygın tip C lezyonlar), ciddi kapak hastalığı ile birlikte LV disfonksiyonu , ağır komorbid durumlar (KBY, kronik karaciğer hastaları, ileri KOAH, kontrolsüz DM), bilinen kontrast  allerjisi yüksek riske işaret eder. Bunların içinde en önemli faktör hastanın LV rezervidir.
Operatör kaynaklı komplikasyonların en önemli sebebi tecrübe eksikliği ve yorgunluktur. Koroner girişim tecrübesi genç kardiyolog için ömür boyu sürecek bir öğrenme sürecidir ve öğrenme eğrisi tamamlanmamış işlem türlerini “deneme” amaçlı uygulamaktan kaçınmak gerekir. Özellikli işlemler için daha tecrübeli bir operatörle hasta paylaşmak veya birlikte çalışmak uygun bir çözüm olabilir.
Malzeme kaynaklı komplikasyonlar artan çeşitlilik ve firma sayısı ile birlikte giderek artmaktadır. Malzemeyi ilk kullanan olmaktan kaçınmak iyi bir çözüm olabilir. SUT nedeniyle kamu hastanelerinde çalışan meslektaşlarımız her zaman ihale yoluyla istediği malzemeyi alamıyor. “Kötü malzemeyi” kullanmaktansa o malzemeyi hiç almamak gerekir. Çünkü komplikasyon yaşadığınızda tek sorumlu malzemeyi alan olacaktır. İyi malzeme almak için ihale süreci iyi takip edilemli ve teknik şartnameler çok iyi hazırlanmalıdır. 
KORONER KOMPLİKASYONLAR VE YÖNETİMİ
1. No-reflow: Ektazili ve yoğun trombüslü hastada sıktır. Ektazili hastada NC balon ile post dilatasyon önemlidir. Bifurkasyon, ana koroner, ektazi, kalsifikasyon varlığında ya da stent malapozisyonu mevcutsa post dilatasyon rutin uygulanmalıdır. Buna rağmen no-reflow gelişirse intrakoroner  perlinganit, adenozin ya da nitroprussit denenebilir. Son seçenek olarak nitroprussit + adrenalin öneren otörler mevcuttur (Bkz; no-reflow olgusu).
2. Tel kaybı: İşlem boyunca teller yerinde kalmalıdır. Ancak tam apozisyon, yan dal açıklığı, TIMI 3 akım varlığı ve diseksiyon gözlenmemesi durumunda teller çekilebilir. Bunun için ortogonal iki pozda görüntüleme yapılmalıdır. Tel kaybı durumunda stentten ya da rüptüre olmuş lezyondan tekrar distale tel geçmek mümkün olmayabilir (Bkz; telin erken çekilmesi sonrası damar kaybı olgusu).
3.Plak/trombüs kayması: Osteal ya da bifurkasyon bölgelerinde işlem yaparken karşılaşılabilen ciddi bir komplikasyondur. Özellikle LAD ya da Cx osteal işlemi yaparken muhakkak diğer damar da bir tel bulundurulmalıdır. Hızlı çalışmak ve kayan plağı/ trombüsü kapatacak şekilde stent yerleştirmek gerekir (Bkz; LAD osteal plak/trombüs kayması olgusu). 
4. Akut/ subakut stent trombozu: Stent trombozu ile prezente olan STEMI olgularında kılavuz teli stentin içinden geçirmek ve stent trombozuna sebep olan teknik kusur varsa düzeltmek önemlidir. Tel zorlanmadan stentin içinden geçmeli ve ortogonal pozlarda lümende olup olmadığı kontrol edilmelidir. Erken dönem trombozlarda teknik kusurlu işlemler öne çıkarken geç dönemde en önemli sebep ikili antiplatelet tedavinin kesilmesi ya da ilaç direncidir. Teknik kusurların başında malapozisyonun gözden kaçması gelir. İkinci sırada atlanmış diseksiyonlar yer alır.
5. RV enfarktüsü: RV enfarktüsün eşlik ettiği inferior MI’larda nitrattan kaçınmak gerekir. Lezyon ilk geçildiğinde bradikardi veya hipotansiyon gelişirse IV atropin (0.5-1 mg) ve sıvı infüzyonu verilmeli ve bu hastalarda femoral venoz kılıf için hazırlıklı olmalıdır (sıvı, pace gerekebilir.) Femoral ven arterin medialinde yer alır ve kılıf takarken seldinger iğnesi negatif basınç oluşturarak ilerletilmelidir. RV enfarkrüsünde lezyon açılınca hipotansiyon ve VT ve blok gelişebilir. Hastanın hemodinamisi çok yakından takip edilmeli gerektiğinde hemen kullanılmak üzere atropin hazırda bekletilmelidir. Atropin etkisi başlayana kadar güçlü öksürtme hemodinamiyi stabil tutmada yardımcı olabilir.
6.Diseksiyon: Koroner işlemlerin en sık görülen komplikasyonu diseksiyondur. Katater, tel, balon ve stent kullanımıyla gerçekleşebilir. Katater diseksiyonunun sebebi kontrolsüz derin entübasyon ve sol amplatz kataterin ana koronerden geriye doğru ani çekilmesidir. Hidrofilik tellerin yüksek basınçlarda hapsedilmesi (jail wire) diseksiyona neden olabilir. Ayrıca hidrofilik materyal sıyrılarak lümen içinde kalabilir. Balon diseksiyonu çok sıktır. Stentlerde ise yüksek basınçta kenar (edge) diseksiyonu olabilir. Diseksiyon radyolusen bir alanla ayrılmış çift lümen görüntüsü veriyor, koroner enjeksiyon sonrası boyanma devam etmiyor (tip B),  extraluminal  boyanma yapıyor (tip C) sipiral ise (tip D), yeni doluş defektiyle birlikte ise (tip E) bozulmuş koroner akım veya total oklüzyona yol açıyorsa (tip F) stent ile tedavi edilmelidir.
Lümen içi kompresyona neden olmayan, koroner kan akımını bozmayan, iskemiye yol açmayan minör diseksiyonlar (tip A) medikal tedavi ile izlenebilir.
Diseksiyon sırasında hastada göğüs ağrısı ve hemodinamik kollaps olabileceğinden sakin kalmak, telleri asla çekmemek ve hızlı davranmak çok önemlidir. Tel çekildiyse bir daha gerçek lümene düşmek mümkün olmayabilir. Bu durumda hidrofilik tel almak subintimal ilerleme riskini arttırır. En uygun seçim extra support, miracle 3-6 gibi sert ve kontrolü çok iyi olan bir tel olacaktır ve laboratuvarda birkaç tane de olsa bulundurulmalıdır. Tel distale itildiğinde yan dallardan birine giriyorsa gerçek lümende olduğunun işaretidir ve bu yan dal manevrası muhakkak test edilmelidir. Ancak sert teller kullanıldığında distal rüptür riskinde artış olduğu unutulmamalıdır.
7. Perforasyon: Perforasyon oldukça nadir olmakla birlikte fatal seyredebilen ciddi bir komplikasyondur. İnce damarda balon anjiyoplastiye, rotablatorle, laserle ya da kılavuz tel kullanımına bağlı gelişebilir (Bkz; Kılavuz tele bağlı koroner rüptür olgusu).
    • Tip 1: Extravazasyon olmaksızın extraluminar kraterleşme; nadiren tamponad ve iskemiye yol açar. Tedavide sırasıyla; 1. kılavuz tel geri çekilir 2. seri ekokardiyografik  izlem yapılır. 3. Kendini sınırlamayan vakalarda 15-30 dk uzamış balon inflasyonu yapılır 4. Heparin için protamin sülfat verilebilir. Bu tip diseksiyon çoğunlukla kendiliğinden iyileşir.
    • Tip 2: Extravazasyon olmaksızın perikardiyal veya miyokardiyal  blush durumunda genelde uzamış balon inflasyonu ile sınırlanır.
    • Tip 3: 1 mm’yi geçen belirgin extravazasyon oluşur ve hemodinamik bozukluk ve tamponada yol açar. 
Tip 2-3’te sırasıyla; 1. acil sıvı replasmanı, 2. vasopressör ilaç desteği, 3. acil perikardiyosentez, 4.heparin için protamin sülfat, 5.uzamış balon inflasyonu 6. greft kaplı stent, yeterli olmazsa acil cerrahi operasyon yapılır. Greft stent hayat kurtarıcı olabileceğinden uygun çaplardan birer adet her laboratuarda bulunmalıdır. Greft stentler normal stentlerden daha kalın yapıda olduğundan distale iterken sağlam destek gerekir. 
KORONER DIŞI KOMPLİKASYONLAR VE YÖNETİMİ
1. Kanama: Perkütan girişimlere bağlı en sık görülen komplikasyondur. Hastanın kullandığı ilaçlar ve PTZ, INR değeri baştan bilinmelidir. Heparinin kesilmesi ve kılıfın zamanında çekilmesi riski azaltır.
2.Hematom: Uygunsuz giriş yeri yada kılıf çekimine bağlı sık görülen bir komplikasyon olup küçük olanları kendiliğinden rezorbe olur. Büyük hematomlar için cerrahi eksplorasyon gerekebilir.
3. Retroperitoneal Hematom: Femoral girişimin en korkulan komplikasyonlarındandır. Hipotansiyon, bulantı, suprainguinal hassasiyet veya dolgunluk, karın ağrısı görülebilir. Acil BT ile tanı konur. Antikoagülan ilaçlar kesilmelidir. Transfüzyon ve mayi ile stabilizasyon sağlanamıyorsa cerrahi eksplorasyon gerekebilir
4.Pseudoanevrizma: Genellikle girişimden birkaç gün sonra ağrı ile kendini gösteriri.  Fizik muayenede pulsatil kitle ve sistolik üfürüm duyulabilir. Kesin tanı USG ile konulur. Küçük psödoanevrizmalar (< 2 cm) genellikle kendiliğinden kaybolur. Daha büyük psödoanevrizmalarda ultrasonografi eşliğinde anevrizma boynuna kompresyon, perkütan trombin/kollojen injeksiyonu, endovasküler coil veya kaplı stent gerekebilir. Tüm bu çabalara rağmen pseudoanevrizma kaybolmzsa cerrahi tamir gerekir.
Bu komplikasyonlar dışında daha az görülen kontrast madde nefropatisi, kontrast madde allerjisi, arteryel tıkanma, AV fistül ve laktik asidoz (metformin kullanan diyabetik hastalar) açısından dikkatli olunmalıdır. 


47. OLGU: CX’TEN RCA SAFEN KTO

http://youtu.be/e8efoN9aQU4

Klinik özellikler: 44 y , E, 5 yıl önce CABG olmuş, unstable angina tarif ediyor.
İşlem özellikleri: LIMA-LAD bağlantısında kritik darlık ve sonrasında anevrizma saptandı (1). Bu bölgeye LIMA’dan osteal stentleme yapıldı (2) tam açıldı (3). İkinci seansta tıkalı olan RCA safen grefti Cx’ten mikrokatater desteği ile geçildi (4). Tel mikrosnare ile sağ katater içine alınarak balon yapıldı. Osteal stentleme sonrasında lezyon tam açıldı (6)






46.OLGU: LAD RETROGRAT KTO

http://youtu.be/VIU50QYcltE
Klinik özellikler: 45 y , E, unstable angina tarif ediyor.
İşlem özellikleri: Sağdan iyi dolan bir LAD KTO lezyonu saptandı (1). Antegrat güdük olmadığı için retrograt yolla başlanmaya karar verildi. RCA’dan corsair mikrokatater desteği altında whisper (?) telle lezyon geçilmeye çalışıldı ancak sol enjeksiyonda telin lümen dışında olduğu görüldü. RV dalından devam eden epikardiyal kollateral yolun denenmesine karar verildi, birkaç denemeden sonra corsair mikrokatater ile yapılan uç enjeksiyonda rüptür saptandı (3). Kollateralin ağzı 1.5 12 balon ile uzunca bir süre balonla kapatıldı (4) Rüptür kendini sınırladı. İşleme devam kararı alındı ve mikrakatater başka bir epikardiayal kollateralden ankor balon desteği altında LAD distaline ilerletildi (5). RG telle loop yapıldıktan sonra lezyon predilate edildi, osteal stentleme yapıldı (6) ve işleme son verildi (7)   







Yorum: Epikardiyal kollateraller rüptüre meyillidir. Bu vakada IVUS kontrolü ile LAD ostiumu tespit edilerek antegrat yolla başlanabilirdi. Retrograt epikardiyal yol içinse finecross mikrokatater daha iyi bir seçenektir. KTO’da telin damar dışına çıkması bu olguda olduğu gibi sıktır ve balon şişirilmediği sürece problem olmaz. Telin geri çekilmesi yeterlidir. Komplikasyon yönetiminde soğukkanlı olmak, ve algoritmaya uymak önemlidir.

45.OLGU: CX KRONİK TOTAL OKLÜZYONUN ANTEGRAT REVASKÜLARİZASYON

http://youtu.be/pkM3h_chUZg
Klinik özellikler: 63 y , E, progresif dispne ve akselere angina tarif eden hastaya KAG çekildi.
İşlem özellikleri: Dominant CX’in KTO olduğu ve LAD’de de proksimal bölgede lezyon olduğu görüldü (1). Büyük bir alanı kanlandırdığı için Önce Cx’in açılmasına karar verildi. Finecross mikrokatater desteği altında Fielder XT telle OM 2 geçildi, uç enjeksiyonu yapılarak (2) telin subinitimada olmadığından emin olunduktan sonra proksimal sıkı darlığa ince profilli balon yapıldı, önce Cx ve sonra OM 1 tellenerek üç büyük dal korumaya alındı (3). Hapis balon (jail balon) tekniği ile Cx’e stent implante edilmesine karar verildi, ancak sistem yürütülemediği için OM 2 teli çekildi. Cx’e 2.75x30 mm stent implante edildi, bu sırada OM1 2.5x12 balonla korundu (4). Proksimal Cx’e 3.5x18 stent implante edildi ve işleme son verildi (5) 





Yorum: Bu hastada LAD işleminin önce yapılması, işlemin başarısız olması halinde hastanın kaybedilmesiyle sonuçlanabilir. Dolayısı ile önce KTO revaskülarizasyonu seçildi. Ancak zor ve deneyimsiz ellerde fatal sonuçlanabilecek bir olgu olduğu açıktır. Bu tip hastaların medikal tedavi ile surveyleri çok düşüktür ve girişimsel yöntemler konusunda hastalar ikna edilmelidir. İşlem sırasında antegrat yaklaşım başarılı oldu. Başarılı olmasaydı LAD stentlendikten sonra retrograt yöntem denenebilirdi. Baştan provizyonel strateji seçildiği için OM 1 ve 2’ye stent implantasyonu düşünülmedi.     

5 Eylül 2018 Çarşamba

44. OLGU: RCA RETROGRAT KTO İŞLEMİ

http://youtu.be/earxOXSPL9Y
Klinik özellikler: 49 y , E, 5 yıl önce CABG olan hastaya unstable angına nedeniyle KAG yapıldı.
İşlem özellikleri: RCA proksimalden tıkalıydı. Cx’ten tortuyoz epikardiyal kollaterallerle doluyordu (1). Corsair mikrokatater desteği altında Fielder XTR telle lezyon geçildi ve soldan sağa loop yapıldı (2). RCA kataterinden çıkan uçtan gönderilen 2x20 mm ince profilli balon ile predilatasyon sonrası RCA’ya 2.75x24 mm stent implante edildi (3). Sol sistem çekildikten sonra antegrat yolla distal RCA’ya 2.5x20 mm ve mid bölgeye 2.5x30 mm stent implante edildi (4-5).